S E M A Ö Z C A N

S E M A Ö Z C A N

10 Temmuzda İstanbul'da doğdu. Döneminin kadın sinema starları arasında konservatuar mezunu olan ilk star oyuncudur. Aynı dönemde Kartal Tibet' te konservatuar mezunu olan ilk erkek stardır. İlk filmi 1963 yılında o günlerin ünlü oyuncusu Orhan Günşıray ile baş rolü paylaştığı ŞEYTANIN UŞAKLARI dır.

Büyük bir tutku ile sevdiği tiyatroyu her zaman ön planda tutan Sema Özcan ısrarlı teklifler karşısında sinema dünyasına girmiştir. Bir süre sinema ve tiyatroyu bir arada yürütmeğe çalışmışsa da, sinemanın yoğunluğu karşısında tiyatroya ara vermek zorunda kalmıştır. Konservatuardaki hocası, Türk Tiyatrosunun duayeni Yıldız Kenter' in daveti üzerine henüz öğrenciyken profesyonel tiyatro yaşamına başlayan Sema Özcan, ilk kez Kenter Tiyatrosunda Chekov'un MARTI oyunu ile Türk izleyicisinin karşısına çıkmıştır. İlerleyen yıllarda ÜÇ KURUŞLUK OPERA, PEMBE KADIN, DELİ İBRAHİM gibi oyunlarda oynamıştır. Özellikle PEMBE KADIN oyunuyla izleyicinin dikkatini çeken genç oyuncu eleştirmenlerden de tam not almıştır...Hakkında ' Hocasından hiç geri kalmadı, büyük bir yıldız doğuyor ' gibi pek çok yazı yazılmıştır. Hepsinden önemlisi hocası Yıldız Kenter ' Eğer Sema tiyatroda kalsaydı Türk Tiyatrosunun Sarah Bernhard'ı olurdu' demiştir...

Türk sinemasının efsane rejisörlerinden Metin Erksan'ın yönetmenliğinde çevirdiği ve başrolünü Müşfik Kenter ile paylaştığı SEVMEK ZAMANI filmi bugün hala beyaz perdenin baş yapıtları arasında yer almaktadır. Bu çok önemli film yurt içinde ve yurt dışında çeşitli festivallerde ödüller almıştır. Büyük yönetmen Metin Erksan' da Sema Özcan' ın oyunculuğu için yukarıda belirtilen aynı yorumu yapmıştır.

O dönemin ünlü radyo dizisi UĞURLUGİLLER de inci karakterini canlandıran Sema Özcan'ın, Tarık Gürcan ve Faruk Yener ikilisi ile beraber çeşitli radyo çalışmaları vardır.
Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın gibi starların bulunduğu sinema dünyasına giren Sema Özcan kısa sürede büyük bir atılım yapmıştır. Bir dönem artık film dünyasında yeni bir kavram oluşmuş ve Türkan, Hülya, Sema üçlüsü olarak anılmaya başlanmışlardır...

O yıllarda rejisör yakınlığı ile desteklenen kadın starların aksine, Sema Özcan tüm sanat yaşamını kendi yönetmiş, anlaşmalarını hep tek başına yapmıştır. Türk basını onun hakkında ' Sonunda bu işin eğitimini almış, kültürlü bir aile kızı sinemaya geldi ' diye övgü dolu yazılar yazmıştır. Ancak Sema Özcan reklamdan hoşlanmayan, mesafeli tutumu nedeni ile film dünyasıyla çok da bağdaşamamış ve ' Sigara paketleri üzerine senaryo yazılıyor, bu nasıl iştir ' diye şaşkınlığını da her zaman belirtmiştir. Yazıhanelere gidip anlaşma yapan oyuncuların aksine, Özcan hep ' Ben yazıhaneye gitmem. Benimle anlaşma yapmak isteyen senaryosunu alıp evime görüşmeye gelebilir ' demiştir. Tiyatrocu ve akademik bir disiplinden gelmenin vermiş olduğu özgüven ile tiyatro arkadaşlarına sevgisi ve yakınlığı bilinen Sema Özcan, sinema dünyasındakilere, bir kaç isim hariç, hep mesafeli bir tutum içinde olmuştur. Bu da o dönemdeki bazı sinemacıların hiç hoşuna gitmemiştir.

1970 li yılların sonunda iş adamı Mehmet Sarper' le evlenen Sema Özcan, sevgili kızı doğduğunda sinemayı bırakmış ve ' Bundan sonra benim mesleğim ve en önemli rolüm anneliktir ' diyerek sanat yaşamına veda etmiştir. Halen sevgili eşi Mehmet Sarper' le birlikte Fransa ve Türkiye' de mutlu bir yaşam sürmektedir.